14 Mayıs Pazar günü yapılacak seçimlere bir haftadan daha kısa bir zaman kala Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 28. Dönem Milletvekilliği seçimleri hakkında genel görüşümü açıklamak istiyorum.
Aslında bu seçim her ne kadar kaybedince ''ben demiştim'' diyenlerle, kazanınca ''ben zaten biliyordum'' diyenler arasında geçecek. Ortaya çıkan manzara ibrenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yana gibi görünüyor.
Nedenine gelince, Kayseri ölçeğinden bakmak doğru olur. Hafta sonu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kayseri’de miting yaptı. Mitinge 6 gün olmasına rağmen kentin her noktasında billboardlara Cumhurbaşkanının geleceği reklam edildi. Sonrasında gazete ilanları, radyo ilanları… Daha sonrasında ise sosyal medya kullanıldı.
Daha bir hafta öncesinde Kayseri’ye gelen CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili tek bir afiş, tek bir billboard görülmedi. Adayların elleri ceplerine gitmediği için gazetelerde de reklam göremedik. Sıralamalarda 10’uncu sırada olan adayı gayretini birinci sırada yok. Meral Akşener’in Kayseri mitinginde de bu yaşandı. Birinci sıralar ''Biz zaten her türlü meclise gideriz'' diyor. İkinci sıralar ise kendini meclise atma gayretinde. Üçüncü sıradakiler ise ''bir umut'' diyor. Peki ya diğer adaylar;
Sedat Kılınç Kayseri’de birçok mahallede inşaat yapıyor. Birçok noktada firmasına ait totem var. Hiçbirini kullanmamış ve kullandırmamış. Adaylar kendi oturdukları evin balkonuna bile afişi asmamış. Umudu yok. Umudu olmadığı için umutlandıracağı da kimse yok. Oysa herkesin bir akrabası, bir efradı olur değil mi? İYİ Parti, üzerindeki ölü toprağını atamadı. CHP’de ise seçim kanununa uygun olmayan her şeye tepki gösteren tek kişi 10’ncu sıra adayı Niyazi Ünalmış. Yaptığı itirazlarla kale surlarında olan pankartın kaldırılmasını sağladı. Diğer afişler için de mücadele etti. Takdir tabi ki YSK’nın…
Kazım Yücel, Sebati Ataman, Sedat Kılınç gibi partilinin lokomotifi olacak isimler seçilecek sıralamada olmadıkları için rutinin dışına çıkmıyorlar. Oysa 10 ay sonra yerel seçim var. Parti İl Başkanı milletvekili adaylarını kesinlikle koşturmuyor. Çalıştırmıyor. Herkes kaderine razı olmuş. CHP’de de durum aynı. Hala ilçe teşkilatları tarafından kabul edilmemiş bir il başkanı var. Aslında Adil Başkanı göreve getirenlerin attığı taş umduğu yeri bulmadı. Çetin Arık, 3 dönem kuralına takılırken, Ümit Özer de sıralamada geride olduğu için çalışmıyor.
Kimse davamız, partimiz demesin. İnanmak işin yarısıdır. Ancak bunu yapacak bu kudreti kimse sergilemiyor. ''Param cebimde kalsın, nasıl olsa seçilemeyeceğim'' düşüncesindeler. Kimse yerel seçimi düşünmüyor. Millet İttifakı vekillerinin bu durumu da seçimin kazanılacağını inancını ellerinden almış. O nedenle caddeleri, sokakları, meydanları dolduran Cumhurbaşkanı Erdoğan bence seçimin kazananı olacak. Çünkü partisinin son sırasındaki vekil adayı bile seçilecek gibi çalışıyor. Partisinin SKM’si tarafından hazırlanan programlarına katılıyor. Parti il başkanları, milletvekili adayları, genel başkanlarının yüzde 1’i kadar çalışsalar seçimi bu pahalılıkta, bu göç yığını içerisinde kazanma şansları vardı. Şimdiden geçmiş olsa.