Eveeeet… Biraz sakinleştik mi hanımlar beyler. Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Seçimlerinden birini tamamladık. Yeni partilerin de Meclise girmesiyle 600 milletvekilini Ankara’ya gönderdik. Cevabı verilemeyen soru ise ‘Cumhurbaşkanı kim olacak?’ Adaylardan yüzde 50+1’i bulan olmadığı için 28 Mayıs’ta milyonlar tekrar sandık başına gidecek. Sonuç muhalefet tarafından merak edilirken Recep Tayyip Erdoğan tarafından ise bence cevabı bilinen bir gerçek.
Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim akşamı kime kızdığı belli olmayan (seçmene mi, ittifak ortaklarına mı) “Bu-ra-da-yım” paylaşımı… Bir gazeteci olarak anlam veremedim. Evet oradasın ama seçmenin gönlünde olmadığın ortaya çıktı. Pahalılık, ekonomik kriz, işsizlik, kutuplaşma, depremle yıkılan iller, imar afları, hukuksuzluklar, tarihi cari açık, zayıf meclis, tek adam yönetimi, devlet imkanlarıyla propaganda, göçmen sorunu ve daha da çoğaltabilecek gerçekler ortada dururken seçmeni ikna edemediniz. Ki bu sorunları iktidar üyeleri ve iktidar seçmeni bile kabul ederken, kazanamamak muhalefet hanesine eksi yazar.
Peki muhalefet ne yaptı? Toplantı üzerine toplantı yaptılar ama zamanında kimi Cumhurbaşkanı adayı yapacaklarını ne hikmetse konuşmadılar / belirlemediler. Koalisyon tecrübesi çok fazla olan ülkeye ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ vaadiyle koalisyon vadettiler. ‘7 Kocalı Hürmüz’ sistemini dayattılar. Hiçbirinin aklına ‘Zayıflatılmış Cumhurbaşkanlığı, Güçlendirilmiş Parlamento’ gelmedi. Bu da ‘tek adam’ yetkilerinin alınıp meclise devriyle olabilecekken. Sistem doğru kurulursa ve doğru insanları göreve getirirseniz yönetmek o kadar da zor olmasa gerek. Muhalefet başka ne yaptı? PKK’nın ovadaki kolu gibi hareket eden HDP ile arasına mesafe koyamadı ya da seçmeni buna inandıramadı. Vaatlerine kaynak olarak gösterdiği ‘5’li çeteden alıp, millete vereceğim’ söylemi tutmadı. İYİ Parti’nin kalktığı masaya geri oturması da seçmende negatif karşılık buldu. Özellikle İYİ Parti’de Kayseri başta olmak üzere yanlış listeler de muhalefetin oyunu etkiledi. Benzer hataları çoğaltmak mümkün.
Ben yakın zamanda (en erken 28 Mayıs sonrası) İYİ Parti’nin ‘Biz demiştik’ diyerek ortaya düşeceğinden eminim. ‘Kazanacak aday’ söylemlerini hatırlatacaklar. Bunu Millet İttifakı’nın akıbeti doğrultusunda ya açıktan ya da kapalı kapılar ardında has dairede söyleyecekler. Haklılık payları var mı? İYİ Partililer ve muhalif sağcı seçmendeki ‘Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu olsaydı sonuç farklı olurdu’ düşüncesi bol bol yorumlanacak. Bunların cevabı da denenmediği için hiçbir zaman bilinemeyecek.
Sonuç olarak;
Sakın ha bir Allah’ın kulu seçmeni suçlamasın. Bana göre en doğru kararı seçmen verdi. İktidar tarafından yaşatılan sıkıntılar nedeniyle oylarını düşürerek ceza kesti, muhalefetin de altı boş ‘çözeceğiz’ vaatlerini satın almayarak onlara yine muhalefeti uygun gördü. 28 Mayıs’ta da ilk günlerde sıkça gündeme getirileceği belli olan ‘Meclis-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi arasında uyum olsun’ söylemi tutacak ve Erdoğan bugüne kadar seçildiğinden daha fazla oranla yeniden Cumhurbaşkanı seçilecek gibi görünüyor. Sonuç ne olursa olsun herkes saygı duymak zorunda.
